22 Mayıs 2013’de o zamana kadar söylenti olarak ortada
dolaşan “Fed’in tahvil alımlarını Eylül ayından başlayarak azaltabileceği”
söylentisi ilk kez Fed Başkanı’nın ağzından onaylanarak resmiyet kazanmış oldu.
O tarihten başlayarak piyasalar büyük ölçüde Fed’in yaklaşımlarına,
açıklamalarına, toplantılarına kilitlendi. Piyasalar Fed’in yaklaşım ve
açıklamalarına göre biçim almaya başladı. Buna ek olarak dış siyasal olaylar ve
iç siyasal olaylar ekonomi ve piyasalar üzerinde ciddi etkiler yarattı.
Bu döneme ilişkin piyasaları etkileyen olayların
kronolojisini şöyle özetleyebiliriz:
22 Mayıs: Fed, tahvil alımlarını Eylül’den başlayarak
azaltabileceğini açıkladı. Açıklamanın etkisi 23 Mayıs işgününde görüldü (piyasalara
olumsuz etki.)
03 Haziran: Gezi Parkı olaylarının etkisi görülmeye başlandı
(piyasalara olumsuz etki.)
24 Temmuz: TCMB, gecelik fonlama faizini 0,75 puan artırdı
(piyasalara olumlu etki.)
20 Ağustos: TCMB, gecelik fonlama faizini 0,50 puan daha
artırdı (piyasaları fazla etkilemedi.)
21 Ağustos: Fed toplantısından tahvil alımlarıyla ilgili
olumlu ya da olumsuz bir karar çıkmadı. Fed’in politika değişikliği işsizlik
oranının yüzde 6,5 dolayına düşmesine bağlandı (piyasalara olumlu etki.)
26 Ağustos: Suriye’de kimyasal silahların varlığının
saptandığı doğrulandı. Suriye’ye askeri müdahale olasılığı artmaya başladı
(piyasalara olumsuz etki.)
27 Ağustos: TCMB Başkanı, doların belini kıracaklarını
söyledi (piyasaları etkilemedi.)
05 Eylül: ABD tarım dışı istihdam verisi beklenenden düşük
geldi (ABD için olumsuz olsa da Fed’in tahvil alımını azaltmayacağı beklentisi
yarattığı için piyasaları olumlu etkiledi.)
06 Eylül: Suriye’ye askeri müdahale gündemden düşmeye
başladı (piyasalara olumlu etki.)
16 Eylül: Fed Başkanlığına aday gösterilen Larry Summers
adaylıktan çekildiğini açıkladı (Başkan olursa tahvil alımlarını azaltması
beklenen Summers’ın çekilmesi piyasalarca olumlu karşılandı.)
18 Eylül: Fed, tahvil alımını azaltma yönünde herhangi bir
karar almadı. Böylece Eylül ayında beklenen azaltma operasyonu gerçekleşmedi
(piyasalara olumlu etki.)
18 Eylül: TCMB Başkanı USD’nin yılsonunda 1,92, 2014’de ise
1,80 TL dolayında olabileceğini açıkladı (piyasalara etkisi olmadı, bazı
kesimler olumlu bazı kesimler olumsuz algıladı.)
30 Eylül: ABD Kongresi Başkan Obama’nın 2014 yılı bütçesini
onaylamadı. ABD’de zorunlu olmayan harcamalar yapılamaz hale geldi (ABD için
olumsuz olan bu gelişme Fed’in tahvil alımlarını azaltmasına engel oluşturduğu
için piyasalarca olumlu karşılandı.)
08 Ekim: Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı (genellikle
olumlu karşılansa da piyasalara fazla bir etkisi olmadı.)
14 Ekim: ABD’de borç tavanı krizi 7 Şubat 2014’e kadar ve
bütçe krizi de 15 Ocak 2014’e kadar geçici olarak çözüldü (ABD için olumlu olan
bu gelişme geçici bir çözüm olduğu ve Fed’in tahvil alım programını
etkilemeyeceği düşünüldüğü için piyasalarda bir etki yaratmadı.)
21 Ekim: ABD tarım dışı istihdam verisi beklenenden kötü
geldi ABD için olumsuz olan bu gelişme Fed’in tahvil alımlarını azaltmasına
engel oluşturduğu için piyasalarca olumlu karşılandı.)
31 Ekim: Başta istihdam verileri olmak üzere Euro bölgesi
verileri kötü geldi (piyasalara olumsuz etki yaptı.)
07 Kasım: Avrupa Merkez Bankası faizi yüzde 0,50’den yüzde
0,25’e indirdi (piyasalardaki etkisi olumlu oldu.)
14 Kasım: Fed Başkan adayı Janet Yellen, ABD Senatosu
Bankacılık Komitesinde tahvil alımını azaltma yönünde bir takvimleri olmadığını
açıkladı (piyasalardaki etkisi fazlasıyla olumlu oldu.).
19 Kasım: TCMB örtülü faiz artırımı yaparak gecelik fonlama
faizini tavana (yüzde 7,75) çekecek düzenlemeler yaptı (piyasalar TCMB’nin
faize dolaylı da olsa müdahale etmesini genel olarak olumlu karşıladı.)
20 Kasım: Fed FOMC toplantısından tahvil alımlarına aynen
devam kararı çıktı (piyasaları olumlu etkiledi.)
25 Kasım: İran, nükleer silah yapımını sınırlandıracak
anlaşmayı kabul edeceğini açıkladı (piyasalarda çok olumlu etki yarattı.)
27 Kasım: Çin ile Japonya arasında gerginliğe neden olan Çin
Denizi anlaşmazlığı konusunda ABD, Çin’i uyardı (piyasalarda kısa süreli bir
olumsuzluk oluştu.)
06 Aralık: ABD tarım dışı istihdam verileri beklenenden daha
iyi geldi ve işsizlik oranı uzun bir aradan sonra yüzde 7’ye geriledi (ABD'ye
olumlu, piyasalara olumsuz etki yaptı.)
17 Aralık: Hükümetin bazı bakanlarının çocuklarının da
adlarının karıştığı büyük bir yolsuzluk operasyonu başladı. Bakan çocukları,
işadamları ve bazı bürokratlar da dahil olmak üzere birçok kişi gözaltına
alındı (Türkiye’yi yükselen ekonomilerden, hatta kırılgan beşliden negatif ayrıştıran
bir olumsuzluk oldu.)
18 Aralık: Fed, 2014 yılının Ocak ayında tahvil alımlarını
10 milyar dolar azaltacağını açıkladı (piyasalar ve özellikle de yükselen
ekonomilerin piyasaları olumsuz etkilendi.)
23 Aralık: Yolsuzluk iddiaları giderek genişlemeye ve
hükümetten emniyet teşkilatına yönelik operasyonlar yapılmaya başlandı.
Hükümet, emniyet teşkilatı ve yargı arasında kavga başladı (Türk piyasası
negatif ayrışmaya devam etti.)
24 Aralık: Yolsuzluk suçlamasında çocuklarının ve
kendilerinin adı geçen 4 bakan istifa etti (piyasada fazlaca bir etki
yaratmadı.)
25 Aralık: 10 yeni bakanın yer aldığı yeni hükümet açıklandı
(piyasada fazlaca bir etki yaratmadı.)
26 Aralık: Yargıya müdahale itirazları ve hükümetin karşı
görüşleri gerginliği doruk noktasına çıkardı. 3 AKP milletvekili istifa etti.
HSYK yargıya müdahale açıklaması yaptı (piyasa olumsuz etkilendi, Türkiye
negatif ayrışmaya devam etti.)
30 Aralık: TCMB, dövize sert müdahalede bulunarak 600 milyon
dolar tutarında döviz sattı (kurlara ve borsaya olumlu etkisi oldu.).
31 Aralık: TCMB, dövize müdahaleye 600 milyon dolarlık
satışla devam etti (kuralara olumlu etkisi oldu.).
Şimdi bu kronolojik gelişmeler çerçevesinde 22 Mayıs’tan bu
yana bizim piyasaların nasıl etkilendiğini grafiklerle ortaya koyalım.
Borsa :
İlk grafiğimiz borsa endeksindeki (BIST 100 endeksi)
değişimleri gösteriyor.
22 Mayıs 2013’de 93.179 düzeyinde olan BIST 100 endeksi,
inişli çıkışlı gibi görünse de asıl olarak iniş yönünde bir patika izleyerek
yılı 67.802 düzeyinde kapattı. Eylül ayında yeniden çıkışa geçen endeksteki bu
çıkışın asıl nedeni de Fed’in Eylül ayında başlaması beklenen tahvilş alımı
azaltma operasyonuna başlamamış olmasıydı. Fed’in tahvil alımını Ocak ayında
başlatacağını açıklamasının ve hemen sonrasında ortaya çıkan yolsuzluk
olaylarının etkisiyle BIST 100 yeni bir düşüş dalgası yaşadı.
Gösterge Faizi
Aşağıdaki grafik gösterge tahvilin faizinde 22 Mayıs ile
yılsonu arasında yaşanan değişimi gösteriyor.
22 Mayıs’ta Fed kararı öncesinde yüzde 5’ler düzeyinde olan
gösterge faiz o tarihten itibaren yükselmeye başlıyor. Eylül ayında Fed’in
beklenen tahvil alımı azaltımına gitmemesiyle yeniden düşen faiz bu kez yıl
sonuna doğry Fed’in tahvil alımını Ocak 2014’ten itibaren azaltmaya
başlayacağını açıklaması ve ardından gelen yolsuzluk olayları nedeniyle yeniden
artmaya başlıyor. Yıla yüzde 5,08 ile başlayan gösterge faiz aşağı yukarı ikiye
katlanarak yılı yüzde 10,10 düzeyinde tamamlıyor.
Kur sepeti:
İkinci grafiğimiz kur sepetindeki gelişmeleri ortaya
koyuyor. Kur sepetini ((1 USD + 1 Euro) / 2)) ya da (½ USD + ½ Euro) formülüyle
hesaplıyoruz.
Kur sepetindeki gelişmeyi aşağıdaki grafik üzerinden izlemek
mümkün.
Buna göre 22 Mayıs’ta başlayan kur sepetindeki artış trendi,
Suriye’ye müdahale olasılığının yükseldiği dönemde (Ağustos’un kinci yarısı)
hızlanmış sonrasında düşüşe geçmiş olsa da yılın son çeyreğinde sürekli yukarı
doğru eğilim kazanmış bulunuyor. Yılın sonuna doğru Fed’in tahvil alımını Ocak
ayında 10 milyar dolar azaltma kararı ve bunu izleyen yolsuzluk olayları
kurlardaki artışı yeniden alevlendirmiş ve kur sepeti 2,10’luk düzeyle
başladığı yılı 2,54 düzeyinde tamamlamış bulunuyor.
Türk Lirası yılın en çok değer kaybeden paraları arasına
girmiş görünüyor.
CDS primleri
Üçüncü grafiğimiz Türkiye’nin uluslararası piyasalardaki
borçlanma riski primini temsil eden CDS primlerinin gelişimini gösteriyor.
Fed’in 22 Mayıs’ta yaptığı tahvil alımlarını Eylül ayında azaltabileceklerine
ilişkin açıklama öncesinde Türkiye’nin CDS primi 118 idi.
Aşağıdaki grafik Türkiye’nin CDS primlerinin 22 Mayıs’tan
sonraki gelişimini ortaya koyuyor.
Gezi Parkı olaylarıyla başlayan tırmanma 20 Haziran’da 240
puanı aşarak doruk noktasına tırmandı. Ardından yeniden gerileyen CDS primleri
bu kez Suriye’ye askeri müdahale olasılığının en üst düzeye çıktığı Ağustos
ayının son günlerinde hızla yükselerek yeniden 240 puanın üzerine çıktı.
Suriye’ye askeri müdahale ve Fed’in tahvil alımlarını azaltma yaklaşımının
yakın bir gelecekte gerçekleşme olasılığının ortadan kalkması üzerine CDS
primleri Ağustos sonuna doğru düşüşe geçti. Bir süre inişli çıkışlı bir eğilim
izleyen CDS primleri, Fed’in tahvil alımını azaltma kararını netleştirmesi ve
içeride yaşanan yolsuzluk olayları sonrasında yeniden yükselişe geçerek yılı
245 dolayında kapadı.
Uluslararası risk karşılaştırması
Uluslararası risk karşılaştırmasını yapabilmenin en kestirme
yolu ülkelerin CDS primlerini ve bu primlerdeki değişimleri karşılaştırmaktır.
Aşağıdaki tablo bu amaçla hazırlandı.
Tarih
|
Türkiye
|
Brezilya
|
Endonezya
|
G. Afrika
|
Çin
|
Rusya
|
22.05.2013
|
118
|
130
|
140
|
169
|
73
|
136
|
31.05.2013
|
131
|
146
|
162
|
191
|
84
|
155
|
28.06.2013
|
191
|
185
|
207
|
216
|
141
|
195
|
31.07.2013
|
205
|
191
|
208
|
222
|
125
|
186
|
29.08.2013
|
240
|
203
|
282
|
240
|
117
|
200
|
30.09.2013
|
214
|
173
|
220
|
197
|
85
|
172
|
31.10.2013
|
185
|
166
|
193
|
185
|
79
|
161
|
28.11.2013
|
207
|
205
|
236
|
211
|
66
|
171
|
31.12.2013
|
245
|
194
|
237
|
204
|
80
|
165
|
Artış Oranı (%)
|
107,6
|
49,2
|
69,3
|
20,7
|
9,6
|
21,3
|
Tablo bize 22 Mayıs’ta CDS priminde yani risk yüksekliğinde
Çin'in ardından ikinci en düşük riskli ülke konumundaki Türkiye’nin, yılsonu
itibariyle bu 6 ülke arasında en riskli ülke konumuna geldiğini gösteriyor.
22 Mayıs’tan yılsonuna kadar geçen sürede CDS primi yani
riskleri en fazla yükselmiş olan ülke yüzde 107,6 oranındaki artışla
Türkiye’dir.
Sonuç:
Grafikleri ve tabloyu incelediğimizde Türkiye piyasaları
üzerinde gerek dış gelişmelerin (Fed kararları, ABD ekonomisindeki gelişmeler,
Suriye’ye müdahale olasılığı vb) gerekse iç gelişmelerin (Gezi Parkı olayları,
TCMB’nin faiz artırımları, yolsuzluk olayları vb) önemli etkiler yarattığını
görüyoruz.
Bu gelişmelerin etkisiyle iç ve dış borçlanma faizlerinin
artması ve kurların yükselmesiyle borçlanma maliyetlerinin ve kamu kesimi
harcamalarının artması kamu kesimine maliyet olarak yansıdı. Borçlanmanın
ortalama vadesi 2 yıl dolayında olduğu için, faiz artışının bütçeye
yansımasının etkilerini izleyen yıllarda göreceğiz. Etkilerin özel kesime
yansıması ise; faizlerdeki ve kurlardaki artış nedeniyle hem borçlanma hem de
girdi maliyetlerinin yükselmesi biçiminde gerçekleşti. Buna karşılık Euro’daki
artışın USD’deki artıştan fazla olması (yani USD Euro kurunun Euro lehine
yükselmesi) asıl ihracatını Euro bölgesine yapan ihracatçının durumu
dengelemesine yardım etti.
2013 yılının 22 Mayıs gününe gelinceye kadar Türkiye
ekonomisi daha çok dış olaylara ve dış ekonomik gelişmelere göre
biçimleniyordu. 2013 yılında iç olaylar, dış olaylar kadar etkili olmaya
başladı. Hatta yılın son ayında yolsuzluk iddiaları ve soruşturmaları, yargıya
müdahale itirazları iç etkinin, dış etkileri aşmasına neden oldu.
2014 yılı, Türkiye açısından, 2013 yılının son çeyreğine
benzeyecek gibi görünüyor. Türkiye ekonomisi 2014’de, ABD ve AB
ekonomilerindeki gelişmelere ve belki biraz daha ağırlıklı olarak iç olaylara
göre biçimlenecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder